12 Eylül 2012 Çarşamba

hayal(et)




Sebepsiz sokaklarda dolanmış yürekler

Aradığını bilmeden bulduğunu zannetmiş

Susuz kalmış

Doldurduğunu zannederken boşalan ibrikler

Gittiğini zannedip gidemeyenlerle

Doluymuş bu kahveler

Amcalar ve dedeler

Çalışmadan yorgun düşen bedenlerini

Gezdirmeye çıkan teyzeler

Bakan gözleri,

Bir gün görmeyi ümit ederken

Öksüz ve yetim fikirleri varmış

Ağızlarından kaçırmakta ürktükleri

Sahte gülüşler takınmış maskeleri

Ağlamayı unutmuş kaskatı yürekleri

İnanmadıkları sözcükleri ve

İnandıklarının ardında duramadıkları bir halleri varmış.

Özgür olduklarını zannettikleri esaretleri

Etraflarını çepeçevre saran duvarların

Ardında yaşarlarmış

Ve hepsinin korktuğu hayaletleri...

Hayal edip edip kilitler vurdukları kapıları varmış.

Bilmezlermiş, hayaletlerin en kalın duvarlardan

Kilitli kapılardan geçiverdiğini

Hayalet zannederken mahkumlaştıkları hayalleri varmış

Düşman karargahının kendi benlikleriyle beslendiğini

Bir beyin dolusu hayaletle sarılıp uyuduklarını bilmezlermiş

Taki biri hayaletine aşık oluncaya dek...

esma gül