22 Kasım 2009 Pazar

O yorgun gözlerinin ardında
Kimbilir nasıl bir hüzün gizli
Yaralısın her halinden belli
Ağlıyorsun...
Gizlemeye çalışırken öyle aşikarsın ki
Bu hüzünlü halinle yüreğin
Nasıl bir fırtına alemi

Bıraksalar da anlatsan
Ona dair ne varsa içinde
Acıyla uyuşmuş gönlünü
Sessiz bir seda içindeyken
Bu gece
Bilinmez bir bilmeceyken
Anlatırken bile sır kalsan

Yana yana dolanırsın
Aşk durdukça yüreğinde
Uzundur ne zordur
İnatla seni seçer
Bu çektiklerine kim diyebilir ki geçer
Ama acımayan yürek nasıl sever...
Sen benim üç noktamsın...
Geçmişim, bugünüm, yarınım
Dudağımda başlayıp gönlümde var olan
En derin yaram, en çok benim olan
Sözcüklerle ifade edilmezsin
Anlatmaya en çok değer olan sen,
Anlattıklarımın hep daha ötesindesin...

15 Kasım 2009 Pazar

Seni görmek, yürek kıpırtısı demek
Bitmek tükenmek bilmeyen heyecan demek
Seni görmek, dağılmak demek
Derin düşüncelerde yoğrulmak ama yorulmamak
Seni görmek, toparlanmak demek
Doğrulmak, düzelmek, sıyrılmak ve arınmak
Seni görmek, en derin esaretlerden kaçmak demek
Yüreğime uçmak demek, özgürlük demek
Seni görmek, derin bir uyku çekmek
Hülyalı rüyalara dalıp gitmek demek
Seni görmek, daldığımız derinliklerden çıkmak demek
Uyanmak, fark etmek ve hissetmek
Seni görmek, soluk almak kadar gerek
Yaşam seni görmek demek
Sen yokken varlığını,
En gizli mabedimde yaşatmak demek
Seninle dolmak demek
Ilık bir yaz yağmurunun altında,
Ellerimi avuçlarında kaybedip
Uzun bir yol yürümek demek
İçim dolup taşıyor anlatamadıklarımdan
Susuyor dilim çaresiz, haykıran gözlerimden
Sesimin kimseye anlatacağı kalmadıkça
Koşup giden zaman ve kaçırdıklarım
Yaralıyor derinlerden, ben ağladıkça

Kaçışa mani olmaz hiçbir neden, sonu hüsransa
Yaşamadan anlamanın bir yolu var mı sonları
Acıların insanı büyüttüğü yoksa koca bir yalan mı?
Yada çaresizliğe son bir teselli aramak mı?
Şimdi susuyorum ve büyüyorum sessiz sedasız…