Sebepsiz sokaklarda dolanmış yürekler
Aradığını bilmeden bulduğunu zannetmiş
Susuz kalmış
Doldurduğunu zannederken boşalan ibrikler
Gittiğini zannedip gidemeyenlerle
Doluymuş bu kahveler
Amcalar ve dedeler
Çalışmadan yorgun düşen bedenlerini
Gezdirmeye çıkan teyzeler
Bakan gözleri,
Bir gün görmeyi ümit ederken
Öksüz ve yetim fikirleri varmış
Ağızlarından kaçırmakta ürktükleri
Sahte gülüşler takınmış maskeleri
Ağlamayı unutmuş kaskatı yürekleri
İnanmadıkları sözcükleri ve
İnandıklarının ardında duramadıkları bir halleri varmış.
Özgür olduklarını zannettikleri esaretleri
Etraflarını çepeçevre saran duvarların
Ardında yaşarlarmış
Ve hepsinin korktuğu hayaletleri...
Hayal edip edip kilitler vurdukları kapıları varmış.
Bilmezlermiş, hayaletlerin en kalın duvarlardan
Kilitli kapılardan geçiverdiğini
Hayalet zannederken mahkumlaştıkları hayalleri varmış
Düşman karargahının kendi benlikleriyle beslendiğini
Bir beyin dolusu hayaletle sarılıp uyuduklarını bilmezlermiş
Taki biri hayaletine aşık oluncaya dek...
esma gül